Bir yöneticin en büyük sorunu sizce nedir? Yatırım yaptığı çalışanlarını kaybetmek mi? Yoksa yatırım yapmadığı yani gelişmesine katkı sağlamadığı personeli ile çalışmak zorunda olması mı?

Bu konuda yazılmış birçok makale veya bir çok özlü söz bulunmaktadır. Konuya bakış açınız yöneticiliğe bakış açınız ile bire bir doğru orantılıdır. Eğer yönetim tercihiniz baskı veya korku üzerine kurulu ise tercihiniz farklı, paylaşım ve yaratıcılık üzerine kurulu ise farklı olacaktır.

Bu bölümde ben kendi tercihim üzerine değerlendirme yapacağım. Bir yöneticinin (yeni literatürde lider/koç) başarısı çalışanlarının başarısına bağlıdır. Yönetici ekibinin oyun alanını ne kadar geniş tutabilir ve o alanda çalışanlarına hareket için ne kadar teşvik sağlayabilirse o kadar başarılı bir yöneticidir.

Benim kısa tarifimle “kahve içebilecek ne kadar çok zaman bulabilirsem o kadar başarılı yöneticiyimdir.” Her çalışan çok iyi bir satışçı, satınalmacı, İKcı, muhasebeci olabilir ama her başarılı personel iyi bir yönetici olamaz.

Bu doğrultuda düşünürsek; siz çalışanların kendini geliştirmesi, farklılaştırması, yaratıcılığını ön plana çıkarması için her şeyi yapacaksınız. Belki o personele veya personeller için yıllarınızı vereceksiniz. Tam personel verimli hale geldiğinde (deneyimlendiğinde) işi bırakıp gidecek.

Sizce bu kadar emek harcamaya değer mi? SONUNA KADAR DEĞER. Bu korkuyla yaşamaktansa bununla yüzleşmelisiniz. Çünkü her harcanan emek size bir dönüş sağlayacaktır. Hiç emek vermediğiniz, size hiç bir katkısı olmayan (Hatta sizden alıp götüren) personelle çalışmak sizi/firmanızı hiç bir zaman ileriye götürmeyecektir.

Emek harcayarak en azından 1,2,3… yapma şansınız varken, hiç emek harcamayarak en fazla “0” a ulaşabilirsiniz. Unutmayın 1,2,3 her zaman 0’dan büyüktür.

oY (Okan YILDIRIM)