Okan olmak…


Okan olmak…

Ne zordur hayatta yaşamak istediğinizle ve yaşamak zorunda kaldığınız zamanlar arasında seçim yapmak. Genelde hep ikincisi kazanır. Vardır hep bir bahane; müşteri bekler, hanım bekler, patron bekler, baba bekler… Ya içinizdeki bekleyen insan? O önemli değildir. O hep göz ardı edilebilir. Ne de olsa o içimizdedir.

Okan da sıradan bir insandır. İş çıkışında Tunç’a kavuşayım ister. Ama iş yoğunluğu buna izin vermez. Tunç keyifli olsun da Aslıya kavuşayım ister, Tunç buna izin vermez. Aslı keyifli olsunda arkadaşlarla nargileye kavuşayım der, Aslı buna izin vermez. Arkadaşlar çabuk bıraksında işe dönüp teklifi hazırlayım der, arkadaşlar buna izin vermez.

Mutsuz mu ki bu Okan. Hayır, yüzbin kere hayır. Her gün şükreder böyle bir anne, baba ve kardeşe sahip olduğu için. Yüz bin kere şükreder, böyle bir hanım ile karşılaştığı ve dünyalar tatlısı bir tosuna sahip olduğu için.

Şimdi anlıyorum, anne ve babamı. Şimdi, hep bizi sınırladığını düşündüğümüz korumacı sevginin, aslında kat kat fazlasını Tunç’uma uygulamaya çalıştığım an. Şimdi anlıyorum, bu zamana kadar hep bir yanımın ekik olarak yaşadığımı.

Biz 3 kişinin çekirdeğini oluşturduğu büyük ve kocaman bir aileyiz. Tunç, Aslı, Okan, babaanne, dedeler, anneane, teyze, hala, amca, dayı, kuzen, büyükbabanneler…

İşte bu yüzden okan olmak delicesine güzel bir şey… Bunu anlamak için “Okan Olmak” lazım. Aslında sizlerde kendinizin birer “Okan”ısınız.

Okan YILDIRIM (oY)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2025 Kişisel değil Toplumsal site . Powered by WordPress. Theme by Viva Themes.