Her gencin ideali iyi bir işe girebilmek… Buna karşın her 4 gençten biri işsiz. O zaman işsizliğin sebebi nedir? Devlet, sistem, okul, şirketler… sayılamıyacak kadar çok neden ortaya çıkarılabilir. Hele birde üniversite mezunu ve işsiz isek bu sadece devletin ve sistemin suçudur. Bizim hiç mi suçumuz yoktur?
Hayatta unutulmaması gereken ilke “İnsanlar, çevresinden eleştirmeden önce özeleştiri yapabiliyorsa çözüme ulaşır.” ilkesidir. Yani öncelikle kendimizi sorgulamamız gerekmektedir. Bu sorgulamada kullanılabilecek sorulardan bir kaçı; “Yetkinliğim bu iş için yeterli mi?”, “Okumaktan başka neler yaptım?”, “Bu işin için ne kadar fedakarlık gösterebilirim?”. Ama burada ayrıntısına girmesi gereken soru; “Acaba ben az ile yetinemiyor muyum?”
Yeni mezun tüm iş arayan gençler, kısa sürede müdür, amir veya yönetici olabilmenin peşinden koşuyor. Sonuç olarak da büyük çoğunluğu hiç bir zaman böyle bir fırsatı yakalayamadan işsizler kadrosana dahil oluyor. Eskiden ustalık mertebesine ulaşabilmek için uzun zaman gerekirdi. Önce çırak, sonra kalfa ve en son usta olunurdu. Buna karşın sabırsız gençlik hemen usta olabilmenin peşinde…
Bundan dolayı da, işsizlik değil iş beğenmeme esas sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
İyi bir iş sahibi olmanın ön koşulu iş ayırt etmeden bir şekilde iş hayatına girebilmektir. Eğer hayata geniş bakabilir ve bugüne saplanıp kalmaz iseniz siz kalıcı bir usta adayısınız. Çünkü diğerleri herşeye mızmızlanıyorken, siz iş üreten bir kişilik olarak ışıldamaya başlamışınızdır. Buda sizi kariyer basamaklarından birer birer çıkmanızı sağlayacaktır.
Çok seçici olmadan iş hayatına zaman kaybetmeden giriş yapın ve mızmızlanarak zaman kaybetmektense çalışarak ışıldayın. Unutmayın ki iş hayatının ilk yılları sizin çıraklık ve kalfalık yıllarınızdır. Yapmanız gereken bu süreçte alabileceğiniz tüm bilgileri alabilmektir.
OY