Keşke demeyin

Yazmayım diyorum ama olmuyor. Yazmadan da insan rahatlayamıyor.

Bugünkü konumuz sevdiklerimizi yada değer verdiklerinizi nasıl kaybedebileceğimiz üzerine olsun…

İnsan bazen en yakınındakinin çığlığını duyamıyor göremiyor en kötüsü hissedemiyor. Bu çığlık aslında yardım çığlığı değil sadece kurtuluş çığlığı aslında.

İşte herşey böyle başlıyor ve en yakınıNızdakiler sizin söylediğinizi ön yargılı dinlemeye başlıyorlar. Siz açık olarak konuşuyorsunuz onlara kendilerince yorumluyorlar. Siz “yeter” diyorsunuz onlar “eter” istediğinizi zannedip bir de “ne yapacak eseri acaba” diye işe bir de 3ncü boyut katıyorlar. Sesi duyulmayanlar… Ve sevdikleriniz/değer verdikleriniz sizden bir sandalın kıyıdan yavaş yavaş uzaklaşması gibi uzaklaşmaya başlıyor. Sonunda sandal kıyıdan görünemeyecek kadar uzaklaşınca birşeyler anlaşılıyor ama… İş işten çoktan geçmiş…

Esas kötü olanı bu işi sonu değil sona giden yolu. Çünkü hayatınızdaki sizin için en değerli anları onlarla paylaşmak istiyorsunuz ama paylaşabildiğiniz soğuk bir sessizlik yada sırtı size dönük bir duvar oluyor. Siz onların Mutlu anlarını belki bağıra bağıra kutlamak istiyorsunuz ama içinizdeki sessiz tükenmişlik sadece bakmakla yetinmenize neden oluyor. Bazen sarılmaktan bile anlan çıkartır oluyorsunuz/oluyorlar. İşte asıl bu anlar Ufukta kaybolmaktan daha acı veriyor.

Unutmayın bu anlar bir daha geri gelmeyecek ve gelecekte sadece ya pişmanlıklar olacak yada Mutlu anılar… Tercih sizin

oY (Okan YILDIRIM)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2025 Kişisel değil Toplumsal site . Powered by WordPress. Theme by Viva Themes.